Yuşa Tepesi

Yuşa Tepesi, Yeşu

Yûşâ Tepesi


Beykoz İlçesi'nde, İstanbul'un denize en yakın ve en yüksek tepesi, Yûşâ Tepesidir.(200 metre). Buradaki yapıları ve camiyi, 3.Osman'ın sadrazamlarından 28.Çelebizâde Mehmet Said Paşa yaptırmıştır; fakat çeşitli depremler ve yangınlarla çok fazla tahrip olmuştur. Günümüzdeki yapılar, 1863 yılında Sultan Abdülaziz tarafından onartılmıştır.[1]




Tepenin adına gelince; Yûşâ Peygamber, bir rivâyete göre, Hz. Musa ile birlikte Mecmeul-Bahreyn'e (Boğaziçi) gelmiş ve burada vefât ederek bu tepeye gömülmüş. Bu yüzden de tepenin adı Yûşâ olmuş.[2]



Yuşa Peygamber'in Kabri


Yûşâ Peygamber (Yûşâ bin Nun)


Yûşâ (A.S.), Hz.Yusuf'un neslinden olup, Hz Musa ile aynı zamanda yaşamıştır. Hz Musa'nın genç Yûşâ ile “iki denizin birleştiği yere kadar” yaptıkları tarihi ve gizemli yolculukları ve burada Hızır (A.S.) ile buluşmaları, Kurân-ı Kerîm'de Kehf Suresi'nin 60-65. ayetlerinde anlatılır.[3]



60. Hani Musa, genç yardımcısına demişti: “İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim ya da uzun zamanlar geçireceğim.”


61. Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu.


62. (Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa,) genç yardımcısına dedi ki: “Yemeğimizi getir bize, and olsun, bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk.”


63. (Genç yardımcısı,) Dedi ki: “Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı şeytandan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu.”


64. (Musa,) Dedi ki: “Bizim de aradığımız buydu.” Böylelikle ikisi izleri üzerinde geriye doğru gittiler.


65. Derken, Katımız'dan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.[4]



Burada, Hz Musa'nın yanındaki genç adamın Hz Yûşâ olduğu, rivâyetlerden anlaşılmaktadır.[3]


Yûşâ Aleyhisselam'ın adı aslında "Yeşu" olup Arapça'ya "Yûşâ" diye geçtiği rivayet edilir. Yûşâ bin Nun bin Efrayim bin Yusuf bin Yakup bin İshak bin İbrahim Aleyhisselam'dır. Yûşâ Aleyhisselam'ın babasının adı, "Nun"; annesinin adı ise "Meryem"dir. Yûşâ Aleyhisselam'ın annesi, Hz. Musa'nın kız kardeşidir.


Yûşâ bin Nun Aleyhisselam; orta boylu, buğday tenli, büyük gözlü, mücâhit, gâzî ve yiğit bir zâttı. Yûşâ Aleyhisselam, İsrailoğulları'nın baş komutanıydı. Yûşâ Aleyhisselam'ın peygamberliğinde bütün kitap ehli ittifak etmektedir.[5]



Yûşâ Peygamber'in Türbesi


Yûşâ Peygamber'in Türbesi


Burada gömülü olan zâtın Yûşâ Peygamber olduğuna inanılmaktadır. Bu inanışı doğrulayacak hiçbir belge olmamakla birlikte, yine de halk arasında buraya büyük bir ilgi vardır. Yûşâ Tepesi’ndeki bu türbe her türlü sıkıntı ve dilek için ziyaret edilmekte ve adak adanmaktadır. Daha sonra dilekleri gerçekleşenler, adaklarını geciktirmeden yerine getirmektedir.[1]


Tepede Yûşâ Peygamber'e ait 17 metrelik bir mezar bulunuyor. Mezarın niye bu kadar uzun olduğuna dair rivayetler var.



Kimileri bu uzunluğun nedenini, Hz. Yûşâ'nın bir peygamber olmasından dolayı kendisine duyulan saygı ve sevginin göstergesi olarak açıklarken, kimisine göreyse, mezar manevi bir keşifle bulunduğu için, Hz. Yûşâ'nın tam olarak nerede yattığı kestirilememiş ve belki isabet eder maksadıyla büyük tutulmuş.[2]


Eşsiz manzarası ve mânevî konumuyla ziyaretçisi eksik olmayan bu türbe hakkında çeşitli rivâyetler mevcuttur. bir rivayete göre Hz Musa ile birlikte Mecmaul-Bahreyn'e (Boğaziçi) gelmiş olan Yûşâ (A.S.) vefat etmiş ve bu tepeye gömülmüştür.


Başka bir rivayete göre ise tepe, adını Karadeniz'den ilk görünen en yüksek tepe olması sebebiyle “fenikeliler” tarafından “kurtarıcı” anlamına gelen “yesu” dan almaktadır.[3]



Yûşâ Tepesi Camisi'nin Duvarındaki Tanıtıcı Kitabede Yazılı Olanlar


Yûşâ Tepesi Camisi'nin Duvarındaki Tanıtıcı Kitabede Yazılı Olanlar


Yûşâ tepesi, Boğaziçi'nin sahile en yakın ve en yüksek tepesidir. Yûşâ Camii veya Yûşâ Aleyhisselam'ın türbesi, bu tepenin zirvesinde, Karadeniz'i ve boğazı aynı anda gören muhteşem bir tepedir. Burası tarihin ilk dönemlerinden itibaren, kutsal bir yer olarak kabul edilmiştir ve çeşitli uygarlıklar kendi dinlerine mabetler ve tapınaklar inşa etmiştir.


Osmanlı döneminde de bu tepeye sadrazam yirmi sekizinci Çelebizâde Mehmet Sait Paşa (ö. 1761) tarafından 1755 tarihinde bir mescid yaptırılmıştır. 3.Osman'ın sadrazamı olan bu zât, aynı zamanda, burada bulunan ve Hz. Yûşâ Peygamber'e izafe edilen mezarın etrafına kagir bir duvar çekmiş, bir türbedar ile türbenin bakımını îfâ etmek için görevliler göndermiş ve onlar için odalar yaptırılmıştır.


Yûşâ Peygamber'e izafe edilen kabrin 17 metre uzunluğunda olması, her zaman insanların zihnini meşgul eden durumlardan olmuştur. Bu konuda üç yorum yapılmaktadır.


1. O, bir peygamberdir, ona duyulan saygı ve sevgiden dolayı böyle uzun ve geniş bir mezar yapılmış olabilir.


2. Yer, mânevî bir keşifle bulunduğu için, isabet eder düşüncesiyle geniş ve uzun tutulmuş olabilir.


3. Yûşâ Hazretlerinin mezarının uzunluğu, çok eski inanışlarda dağların zirvesinde yaşadığı kabul edilen başka bir inanışla kaynaştırılmış olması şeklinde anlaşılabilir. Zira tepenin bir başka adı da .


Tarih boyunca hep ziyaretçileri ile bütünleşen ve hep insanların ilgi odağı olmayı sürdüren bu tepede, 3.Selim Han (1789- 1808) döneminde bazı yıllarda izdihamdan dolayı fitneye mahal olmasın düşüncesiyle mevlid okunması bile yasaklanmıştır.


Kagir duvarlı kırma çatılı küçük bir yapı olan bu tepedeki camii yangına maruz kaldığından, Sultan Abdülaziz döneminde (1863) aynı biçimde yenilenmiştir. Yûşâ peygamber bir rivayete göre, Hz. Musa peygamberle birlikte MECMEUL-BAHREYN (BÖĞAZİÇİ) gelmiş ve vefat ederek bu tepeye gömülmüştür.


Yûşâ peygamber, Hz.Yusuf'un neslinden olup Hz. Musa'nın çağdaşıdır. Hz. Musa'nın genç Yûşâ ile kadar yaptıkları tarihi ve gizemli yolculukları ve burada Hızır (a.s.) ile buluşmaları KUR-ANI KERİM' DE KEHF suresinin 60-65. ayetlerinde anlatılır. Burada Hz. Musa'nın yanındaki genç adamın Hz. Yûşâ olduğu rivayetten anlaşılmaktadır. Hz. Yûşâ'nın burada, Yûşâ tepesinde medfun olduğu şeklindeki inanç en çok Beşiktaş'ta türbesi bulunan Kanuni Sultan Süleyman'ın süt kardeşi olan Yahya Efendi'nin (1474-1570) mânevî keşfi ile irtibatlandırılarak yaygınlaşmış ve şöhret bulmuştur.



Bazı tefsirlerde Hz. Yûşâ'nın Hz.Musa'nın vefatından sonra peygamber olarak gönderildiği, Hz. Musa'nın yeğeni ve yardımcısı olduğu, Hıristiyan ve Yahudilerin ona Yeşu dedikleri nakledilir. Yeşu (Yûşâ), Ben-i İsrail'e gönderilen dört büyük peygamberden biridir.



BEYKOZ MÜFTÜLÜĞÜ 2002[5]


Kaynaklar


[1] wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=9823

[2] Ürün Dirier, "Sevgi odağı Yûşâ Tepesi", Yeni Şafak Gazetesi. (yenisafak.com.tr/arsiv/2002/aralik/09/g4.html)

[3] www.tubabakay.com/yusa-tepesi-ve-hz-yusa/

[4] Kurân-ı Kerîm, Kehf Sûresi 60-65.

[5] 05357662548.blogcu.com/yusa-tepesi_44148651.html

Arşiv